YAHUDİ MEZHEPLERİ:Farkı inançların ötesinde toplumsal miras
Yahudi tarihi ve dini, çeşitli dönemlerde ortaya çıkan farklı mezhep ve gruplarla zenginleşmiştir. Bu yazıda, özellikle ilk dönemde ortaya çıkan Yahudi mezheplerinden birkaçına odaklanacağız.
İlk olarak, samirilerden bahsetmek istiyorum. Milattan önce 722 yılında Asurlular'ın kontrolünü sağlamak amacıyla bölgeye getirilip yerleştirilen samiriler, sonradan Yahudiliği benimsemiş bir grup olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, Yahudilerin İsrail ırkından olmamaları sebebiyle samirileri samimi Yahudi olarak kabul etmemişler ve onları "samiriler" olarak adlandırmışlardır. Günümüzde, samirilerin özellikle Nablus şehri ve Tel Aviv yakınlarında yaşadığı, dini merkezinin de Nablus olduğu bilinmektedir. Samiriler, kendilerini Yahudi olarak kabul etmese de İsrail ırkından olduklarını vurgulamakta ve Hz. Musa'nın dininin gerçek uygulayıcısı olduklarını iddia etmektedirler. Ayrıca, ellerinde Yahudilerden farklı bir Tevrat bulunduğu ve ibadet biçimlerinin Müslümanlara daha yakın olduğu da bilinmektedir.
Diğer bir Yahudi mezhebi olan Sadukiler hakkında ise pek fazla kayıt bulunamamıştır. Ancak, bu grup da Yahudi tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Göz atacağımız diğer bir önemli Yahudi mezhebi ise Ferisiler. Yeni Ahit'te "İki Yüzlüler" ve "Kör Kılavuzlar" olarak adlandırılan Ferisiler, İncillere göre Hz. İsa ile en çok uğraşan grup olarak karşımıza çıkıyor. Ferisilik mezhebi, mabedin milattan sonra 70 yılında yıkılmasından sonra "Rabbani Yahudilik" adıyla güçlü bir şekilde varlığını sürdürmüştür. Bu mezhep modern dönemde ise ortodoksluk adıyla da bilinmektedir.
Yahudi tarihi ve dini, incelendiğinde pek çok önemli konuya ışık tutar. Bu konular üzerine yapılan araştırmalar, tarihin gizemlerini ve dini inançların derinliklerini keşfetme olanağı sunar. Bu yazıyı okuyan herkesin, bu konuları araştırarak kendi perspektiflerini geliştirmelerini ve zengin Yahudi tarihine daha yakından bakmalarını tavsiye ederim.
Eseniler Ölüdeniz Cemaati, siyasi ve dini çatışmalardan uzaklaşarak çöle sığınmış, mütevazı bir yaşam tarzını benimsemiştir. Dünyevi zenginliklere önem vermezler ve içsel arınmanın, ruhun temizlenmesinin inzivaya çekilerek gerçekleşebileceğine inanırlar. Bu nedenle mal-mülk edinmezler ve genellikle bekar bir hayat yaşarlar. Miladi 6. yüzyıldan sonra tarih sahnesinden silinmişlerdir.
Karaizm veya Karai Yahudiliği olarak da bilinen bu dini mezhep Orta Çağ'da Irak'ta ortaya çıkmıştır. Hatta Abbasi döneminde bu mezhep gelişmiş ve etkisini genişletmiştir. Kurucusu David, temsilcisi düzenleyicisi ise karai tabirini kullanan Bünyamin nihavendi olarak bilinir. Karaizm, Talmud'un otoritesini reddeder ve Tevrat'a odaklanır. Bu mezhep, hatta David'in Ebu Hanife ile zindanda görüştüğünü ve bir mezhep kurma fikrini ondan aldığını iddia eder. Ayrıca, Karaizm, sadukiler gibi sözlü Tora denilen geleneğin otoritesini reddetmiş, sadece yazılı Tevrat'ı önemsemiştir. Bu nedenle Tevrat'ı çok okudukları için bu mezhebe "okuyan" anlamında "karai" ismi verilmiştir.
Modern dönemde ortaya çıkan reformist Yahudiler, 19. yüzyılın başlarında Alman Yahudileri arasında ortaya çıkmıştır. İlk öncüleri arasında Mendelson da yer almaktadır. Reformist Yahudiler, daha sonra Amerika'ya taşınmış ve Amerikan Yahudileri arasında etkili olmuşlardır. Onlar, Yahudiliği, İsrailoğullarının bir dini olarak tanımlar ve Yahudi olmayan diğer halkların, kendi geleneklerine sadık kalarak da kurtuluşa erebileceğine inanırlar. Tevrat'ı, Tanrı tarafından vahyedilmiş bir kitap olarak görmeyip, atalarının dini tecrübelerinin kaydedildiği bir kitap olarak değerlendirirler. Ayrıca, onlar için, Tevrat'ta geçen birçok kural ve prensibin geçerliliğini yitirdiğini düşünmektedirler.
Reformist Yahudiler, Tevrat'taki yaratılış hikayesi yerine Darwin'in evrim teorisini benimsemişlerdir ve kıyamet, yeniden diriliş, ahiret gibi kavramlara inanmazlar. Kutsal Toprak ülküsünü benimsemezler; onlara göre kutsal, yaşanılan her yerdir. Ayrıca, din karşısında kadınlarla erkeklerin kesinlikle eşit olduğunu savunurlar.
Reformist Yahudilerin inançları ve yaklaşımları, geleneksel Yahudi inançlarına kıyasla daha modern ve dönüşümcü bir perspektifi temsil eder. Bu farklı yaklaşımı anlamak, Yahudi inançları ve tarihi hakkında daha geniş bir perspektif kazanmamıza olanak tanır.
birçok reformist Yahudi topluluğu, özellikle Amerika'da, din görevlisi olarak hem erkeklerin hem de kadınların kabul edildiği bir sistemi benimsemektedir. Kadınların din görevlisi olarak hizmet verebileceği bu reformist Yahudi toplulukları, cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda çağdaş ve ilerici bir yaklaşım sergilemektedir.
Muhafazakar Yahudiler, yıllardır reformistlere karşı gelerek kendi inançlarını korumuşlar. Bu bakış açısının önde gelen temsilcilerinden biri de Solomon. Onlara göre Tanrı, her şeyin yaratıcısı ve evrenin hakimi. Tevrat’ı Tanrı insan arasındaki ilişkinin bir ürünü olarak görürler. Onlara göre, tek tip Yahudilik yoktur. Kendi içinde çoğulcu bir yapıya sahip olduklarını ifade ederler. Geleneksel Metinler tanrıya yakınlaşmayı sağlayan şeylerdir. Ama nihai bağlayıcı bir şey değildir.
Eski metinlerin Tanrı'ya yaklaşmayı sağladığını kabul etseler de, onlara göre bunlar bağlayıcı değil. Onlar için Yahudi yaşamında ahlaki prensipler çok önemli. Ayrıca, inançlarının doğup gelişebileceği yerler sadece İsrail toprakları değil. Ahiret, kıyamet, vahiy ve yeniden dirilme gibi konularda ise kesin bir tutumları olmadığı gibi, bu konularda belirsizlik içindeler. Siyonist bir karakter gösterdiğini de söyleyebiliriz.
Yahudilikte farklı akımlar ve gelenekler bulunmaktadır. Ortodoks Yahudiler, geleneksel ve reforma karşı duruşları ile bilinirler. Modernleşmeye ve reformlara direnerek geleneklerini sürdürmeyi amaçlarlar. Bu durum, Yahudi olmayanların Yahudilikle ilgili durumunu da etkileyen bir konudur.
Özellikle nuhilik adı verilen teoloji, Yahudi olmayanların durumunu tartışmaya açmıştır. Nuhilik, misyonerlik faaliyetlerinden vazgeçilmesi ve Yahudilikle ilgili zorluklarla karşılaşanların durumunu ele almaktadır. Bu konuda Yahudi din adamları olan rabbiler, Tevrat'ın yorumlarından yola çıkarak bu konuyu detaylı bir şekilde incelemektedirler.
Yahudilikteki bu farklılıklar ve tartışmalar, inançla ilgili derin düşünceleri ve farklı perspektifleri beraberinde getirmektedir. Bu konuları anlamak, dinlerarası ilişkiler ve inanç konuları hakkında daha geniş bir bakış açısı geliştirmemize yardımcı olabilir.
Nuhilik, Yahudilikte ve diğer dinlerde de tartışılan önemli bir konudur. Bu teoloji, insanlığın kurtuluşunu sadece Yahudiliğe girmekle bağdaştırmaz. Tam aksine, Nuhilik; tek tanrıcılığı ve evrensel ahlak ilkelerini içeren bir sistem olarak tanımlanır. Nuhilik, insanın Tanrı ile ve çevresiyle kurduğu ilişkileri ahlaki temellere oturtan ilkeler sunar. Bu ilkeler arasında putperestlikten kaçınmak, küfürden sakınmak, zinadan uzak durmak, adaleti sağlamak için kurumlar oluşturmak, kan dökmemek, hırsızlık yapmamak, canlı hayvandan et koparıp yememek gibi evrensel ahlaki prensipler bulunur.
Geleneksel Yahudiliğin Nuhilik teorisi, bu ilkeleri kalben benimseyen ve uygulayan kimselerin kurtuluşunu mümkün görür. Bu noktada, Nuhilik insanlığın ortak ahlaki değerlerini vurgulamakta ve evrensel düzeyde geçerli olan ahlaki prensiplere odaklanmaktadır. Bu anlayışa göre, farklı inançlardan insanlar da bu ilkeleri benimsedikleri takdirde kurtuluşa erişebilirler. Ortodoks Yahudi ulemasına göre, dinleri bozuk olmakla birlikte Hristiyanlar ve Müslümanlar da, inanç ve yaşayışları bakımından yine Nuhilik akımına dahil sayılırlar.
Nuhilik, temelde insanlığın ortak ahlaki değerlerine vurgu yapar ve bu değerlerin evrensel bir boyutu olduğunu savunur. Bu noktada, dinler arası ilişkilere ve inanç meselelerine farklı bir perspektif getirerek, insanlar arasındaki ortak noktaları ve birlikte paylaşılan ahlaki ilkeleri vurgular.
Kabala denilen bir kavram var. Tanrısal ve insan kaynaklı güç arasında doğrudan iletişimi sağlayan bir kavram olarak kabul edilir. Bu derin öğreti teorik ve pratik olarak iki ana bileşene ayrılır. Teorik Kabala, tam anlamıyla gizemli ve bilinmez olarak kabul edilir; ancak kabalacılar bu öğretiyi Hazreti Musa'ya kadar götürerek Sina Dağı'na dayandırırlar. Onlara göre, Hazreti Musa Sina Dağı'nda Kabala'yı öğrenmiş ve öğretmiştir.
Kabala'ya girmek mükemmel olmakla birlikte tehlikeli bir adımdır. Bu öğretiye göre, giriş, kontrolden çıkmış bir bahçeye adım atmak gibidir. Anlatılan örneklerden biri, Ben Azai adlı kişinin fiziksel dünyayla olan ilişkisini hemen kesmesi nedeniyle kontrolünü kaybettiği ve hayatını kaybettiği şeklindedir. Ben Zoma adlı bir diğer kişi, gizli aleme bakar bakmaz olağan alemle uzlaşmadan kontrolü yitirip aklını kaybetmiştir.
Kabala, derin manevi öğretileri ve bu öğretilerin doğru şekilde uygulanmasının ne denli önemli olduğunu vurgular. Aynı zamanda, Kabala öğretisi, insanların bu derinliklere dalmadan önce ne kadar dikkatli ve sorumlu olmaları gerektiğini gösterir.
Kabala'nın derinliği ve manevi öğretileri, insanlığın manevi boyutunu anlamak için önemli bir fırsat sunar. Bu öğreti, insanların manevi büyüme ve gelişme sürecindeki sorumluluklarını anlamalarına yardımcı olurken, manevi potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmelerinin ne kadar kapsamlı ve hassas bir süreç olduğunu da vurgular.
Kabala ve Hasidizm, Yahudi manevi ve mistik geleneğinde önemli bir yer tutar. Kabala, ruhu terbiye etmek ve mükemmel ahlaka ulaşmak için bir yol olarak kabul edilirken, Hasidizm ise Kabala'dan türetilen bir mistik harekettir. Bu iki öğreti, sadece manevi derinlikler sunmakla kalmaz, aynı zamanda Yahudi toplumunun sosyal ve tarihsel dinamiklerini de etkilemiştir.
Antisemitizm, Siyonizm ve Yahudi aydınlanma hareketi haskala'ya bir tepki olarak ortaya çıkan Hasidizm, özellikle Polonya, Rusya ve Ukrayna topraklarında gelişmiş bir durumdur. Hasidizm, Kabala'ya dayalı mistik bir hareket olarak kabul edilir ve Kabala'nın bireysel ruhu terbiye etme ve mükemmel ahlaka ulaşma amacını grup düzeyinde uygulamıştır. Bu şekilde, Kabala'nın temel öğretileri, Hasidizm aracılığıyla grup halinde ortaya çıkmıştır.
Bu bağlamda, Kabala ve Hasidizm, manevi anlamda derinleşme ve ruhsal gelişim için yönlendirici olmanın yanı sıra Yahudi toplumunun tarih boyunca manevi ve toplumsal dinamiklerini de şekillendirmiştir. Bu öğretiler, sadece bireysel manevi yapılanma için değil, aynı zamanda toplumsal ve tarihsel bağlamlarda da önemli etkilere sahip olmuştur. Kabala ve Hasidizm, maneviyatın yanı sıra toplumsal ve tarihsel birikimin de önemli bir parçasıdır.
Kabala ve Hasidizm, Yahudi manevi ve mistik geleneğinde önemli bir yer tutar. Kabala, ruhu terbiye etmek ve mükemmel ahlaka ulaşmak için bir yol olarak kabul edilirken, Hasidizm ise Kabala'dan türetilen bir mistik harekettir. Bu iki öğreti, sadece manevi derinlikler sunmakla kalmaz, aynı zamanda Yahudi toplumunun sosyal ve tarihsel dinamiklerini de etkilemiştir.
Siyonizm, farklı yorumlara ve perspektiflere göre farklı şekillerde değerlendirilebilir. Bazılarına göre dünyayı ele geçirme projesi olarak görülürken, diğer yorumlara göre Yahudi ırkçılığını ifade ettiği düşünülür. Genel olarak, Yahudi topluluğu içinde Siyonizm, Yahudilerin vaad edilen topraklara dönmesini ve orada Yahudi yaşamının canlanmasını savunan bir milliyetçilik ideolojisi olarak tanımlanır. Bu konudaki farklı görüşleri anlamak önemlidir, çünkü Siyonizm hakkında birçok tartışma ve farklı bakış açıları bulunmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder