Kader, Kaza ve İnsanın Fiilleri: İslam Düşüncesinde İrade ve İlahi Takdir



Temel ve tartışmalı konularından biri olan kader, kaza, insanın fiilleri ve irade meselesini ele alacağız. Bu konu, sadece teolojik değil, aynı zamanda felsefi ve insanın varoluşsal sorgulamaları açısından da büyük bir öneme sahiptir. 



Kader, Allah'ın olacak her şeyi bütün boyutlarıyla bilmesi ve takdir etmesidir. Bu, Allah'ın ezeli ilminin bir tezahürüdür. Kaza ise, Allah'ın bu ezeli ilmiyle takdir ettiği olayların, zamanı geldiğinde gerçekleşmesidir. Kader, Allah'ın ilim ve  irade sıfatlarıyla ilişkilidir; kaza ise tekvin (yaratma) ve kudret sıfatlarıyla bağlantılıdır.


Örneğin, bir insanın ne zaman doğacağı, ne zaman öleceği, hangi olaylarla karşılaşacağı kader çerçevesinde belirlenir. Bu olayların gerçekleşmesi ise kaza olarak adlandırılır. Kader, bir planlama sürecini ifade ederken; kaza, bu planın uygulamaya konulmasıdır.


Eş'arî ve Mâtürîdî Arasındaki Terminolojik Farklar


İlginç bir şekilde, İslam düşüncesinde önemli iki ekol olan Eş'arîlik ve Mâtürîdîlik, kader ve kaza kavramlarını farklı şekillerde tanımlar. Eş'arîlerin "kaza" dediğine Mâtürîdîler "kader", Mâtürîdîlerin "kader" dediğine ise Eş'arîler "kaza" der. 


İnsanın Fiilleri ve İrade Meselesi


İnsanın fiilleri ve iradesi, İslam düşüncesinde en çok tartışılan konulardan biridir. Bu konuda farklı ekoller, farklı yaklaşımlar geliştirmiştir. Özellikle Mutezile, Cebriye, Eş'arîlik ve Mâtürîdîlik ekollerinin görüşleri, bu tartışmaların merkezinde yer alır.


Mutezile'nin Yaklaşımı: Tefvîz-i Mutlak


Mutezile, insanın fiillerinin tamamen kendi iradesine bağlı olduğunu savunur. Onlara göre, eğer Allah fiilleri yaratsaydı, kötülükleri de yaratmış olacaktı. Bu nedenle Mutezile, kötülük problemi üzerine erken dönemde fikirler üretmiştir. Mutezile, insanın özgür irade sine vurgu yapar ve insanın kendi fiillerinden sorumlu olduğunu belirtir.


Cebriye'nin Yaklaşımı: Cebr-i Mutlak


Cebriye, insanın fiillerinin tamamen Allah tarafından yaratıldığını savunur. Onlara göre, insanın hiçbir iradesi yoktur ve insan, rüzgârın önündeki kuru bir yaprağa benzer. Cebriye, ilahi irade,yi mutlak olarak görür ve insanın fiillerinde hiçbir rolü olmadığını iddia eder.


Eş'arî'nin Yaklaşımı: Cebr-i Mutavassıt


Eş'arîlik, hem Allah'ın iradesinden hem de insanın iradesinden bahseder, ancak Allah'ın iradesinin daha ağır bastığını savunur. Eş'arîlere göre, insanın fiilleri Allah tarafından yaratılır, ancak insan bu fiilleri kesb (kazanma) yoluyla sahiplenir. Yani, fiilin yaratıcısı Allah'tır, ancak insan bu fiili kendi iradesiyle seçer.


 Mâtürîdî'nin Yaklaşımı: Tefvîz-i Mutavassıt


Mâtürîdîlik, hem insanın hem de Allah'ın iradesinden bahseder, ancak insanın iradesine daha fazla vurgu yapar. Mâtürîdîlere göre, insanın fiilleri hem kendi iradesi hem de Allah'ın yaratmasıyla gerçekleşir. Ancak, insanın iradesi daha ön plandadır.


İstitaat (Güç) ve Kesp Kavramları


İstitaat, insanın fiillerini gerçekleştirme gücüdür. Bu kavram, insanın fiillerinde ne kadar özgür olduğu sorusuna cevap arar.


- Cebriye'ye göre, insanın fiillerini gerçekleştirme gücü yoktur. İnsan, tamamen Allah'ın iradesine tabidir.

- Mutezile'ye göre, insanın fiillerini gerçekleştirme gücü vardır ve bu güç, insanın özgür iradesinin bir sonucudur.

- Eş'arî'ye göre, istitaat (güç) fiille birlikte meydana gelir. Yani, insan bir fiili gerçekleştirdiğinde, o fiili yapma gücü de Allah tarafından yaratılır.

- Mâtürîdî'ye göre, insanın fiillerini gerçekleştirme gücü, fiilden önce ve sonra olmak üzere iki şekilde ortaya çıkar.


Kesp kavramı ise, insanın fiillerini sahiplenmesi anlamına gelir. Cebriye'ye göre, kesp Allah tarafından yaratılır. Mutezile ise, insanın fiillerini kendi iradesiyle ortaya çıkardığını savunur. Eş'arî, fiili yaratanın Allah olduğunu, ancak insanın bu fiili kesp ettiğini söyler. Mâtürîdî ise, insanın irade ve kudretiyle fiile yöneldiğini, Allah'ın da bu fiili yarattığını belirtir.


Hüsün ve Kubuh (İyilik ve Kötülük)


Hüsün ve kubuh, yani iyilik ve kötülük meselesi, İslam düşüncesinde önemli bir yer tutar. Bu konuda farklı ekoller, farklı yaklaşımlar geliştirmiştir.


- Mutezile, iyilik ve kötülüğün eşyanın özünde olduğunu ve insanın aklıyla bunları bilebileceğini savunur. Onlara göre, bir şeyin iyi veya kötü olduğunu anlamak için ilahi bir emre ihtiyaç yoktur.

- Mâtürîdî, iyilik ve kötülüğün eşyanın özünde olduğunu kabul eder, ancak bunların bilinmesi için Allah'ın emrine ihtiyaç olduğunu belirtir.

- Eş'arî ise, bir şeyin iyiliğini veya kötülüğünü ancak Allah'ın emriyle bilebileceğimizi söyler.


Adalet ve Zulüm (Tadil ve Tecvir)


Adalet ve zulüm meselesi de İslam düşüncesinde önemli bir yer tutar. Cebriye'ye göre, adalet ve zulüm tamamen Allah'ın yaratmasıdır. Mutezile ise, Allah'ın adil olduğunu ve kötülükleri yaratmadığını savunur. Eş'arî, adaletsizliği insanlar için yaratan Allah'tır der, ancak bu zulüm Allah'ın kendisi için değil, insanlar içindir. Mâtürîdî ise, zulmü insanın kendi iradesiyle seçtiğini, Allah'ın ise bu seçimi yarattığını ifade eder.


Kader, kaza, insanın fiilleri ve irade konuları, İslam düşüncesinde derin tartışmalara neden olmuştur. Cebriye, Mutezile, Eş'arî ve Mâtürîdî gibi ekoller, bu konulara farklı yaklaşımlar getirmiştir. Bu tartışmalar, hem teolojik hem de felsefi açıdan büyük bir öneme sahiptir ve günümüzde de etkisini sürdürmektedir.

Yorumlar