GENEL HATLARIYLA HRİSTİYAN MEZHEPLERİ
İlk dönem Doğu kiliselerine bakıldığında Nasturi, monofizit ve maruni kiliseleri olarak üç’e ayrılır. Nasturiler, günümüzde Hindistan, Bağdat, Musul, Suriye, İran gibi yerlerde yaşarlar. Nasturiler önce Urfa ve çevresinde yaşamışlardır. Misyonerlik, okul, hastane, kütüphane konularına çok fazla önem vermiştir. Nasturiler, İran'da baskı görmeye başlayınca, doğuya ve güneye yönelmeye başlamışlardır.
Nasturiler, 428 ve 431 yılları arasında İstanbul patriği olan Nasturi Plus'un fikirleri etrafında oluşan bir kilise olduklarını görüyoruz. Onlar, Hz İsa'nın doğumunda Tanrı olmadığını ve sonradan logos dediğimiz kelimenin ona indiğini savunurlar. Ayrıca Hz Meryem'e Tanrı annesi denilemeyeceğini ifade ederler çünkü onlara göre Tanrı, beşer tarafından doğrulanmaz. Hz İsa'nın insanî ve ilahî olmak üzere iki tabiatının olduğunu ifade ederler. Kiliselerde kesinlikle ikonlara yani fotoğraflara resimlere yer vermezler, bu yüzden de doğunun protestanları olarak da isimlendirilirler. 1533'te ikiye bölündüler. Bu ayrışma sonucunda papanın otoritesini kabul edenler "keldani" ismini tercih ettiler. Bugün Irak'ta yaşayan Hristiyanların çoğunluğunu keldaniler oluşturmaktadır.
Monofizit kiliseleri, 451 yılında Kadıköy'de gerçekleştirilen 4. Genel Konsil'de, Hz İsa'nın iki tabiata sahip olduğu kabul edildiği halde Süryaniler, Ermeniler, Kıptiler ve Habeşliler bu fikri reddetmişlerdir. Sadece Hz İsa'nın ilahi tabiata (yani tek tabiata) sahip olduğuna inandıkları için "monofizit" yani "tek tabiatçı" olarak adlandırılmışlardır. Bu monofizit kiliseler içerisinde Süryani, Ermeni, Kıpti ve Habeş olmak üzere dört ayrı grup bulunmaktadır.
Suriye ve Mezopotamya bölgesinde tarih sahnesine çıkan Süryaniler, tarihi ve kültürel açıdan zengin bir topluluktur. Antakya'yı merkez alarak yaşamışlardır ve inançlarında Hz. İsa'nın tabiatı konusunda özgün bir bakış açısına sahiptirler. Onlara göre, Hz. İsa'nın insani tabiatı ile ilahi tabiatı bir araya gelerek tek bir tabiata dönüşmüştür. Yani sadece ilahi tabiatı kabul ederler. Ayrıca, Süryaniler'in tarihleri boyunca kiliselerini korumak için gösterdikleri çaba ve bu süreçte Yakup bey’in papaz ve piskopos olarak takdim ettikleri kişiler de dikkat çekicidir. Aynı zamanda kiliseyi korumak içinde çaba göstermiştir. Bu sebeplerden ötürü, Süryaniler tarih boyunca Yakup'a nispetle "yakubiler" olarak da anılmaktadır.
Süryaniler, Yakup'a nispetle "yakubiler" olarak da bilinirler ve özellikle İzmir, İstanbul ve Efes konsillerini kabul ederler. Kadıköy ve sonrasındaki konsilleri kabul etmeyen Süryanilerin piskoposları evlenemez, ayrıca secde ve rüku ibadetleri vardır ve doğuya dönerler. Aynı zamanda oruç tutmayı da önemserler.
Ermeniler ise havaris bir kökene dayanır ve Aziz Grigor önderliğinde toplu olarak Hristiyanlığı kabul etmişlerdir. Bu topluluğa "Lusavoric" olarak adlandırılan aydınlatıcılar önderlik eder. İncil'in ışığı ile Ermenileri aydınlatmış oldukları için Azize de bu isim verilmiştir. Bu bilgiler ışığında, Süryaniler ve Ermenilerin tarih boyunca nasıl önemli bir rol oynadığını anlayabiliriz.
Mısır'da yaşayan Hristiyanlara "Kıpti" ismi verilmektedir. Kıpti Kilisesi'nin kökeni İncil yazarı Markos'a dayandırılmaktadır ve tarihi oldukça eski sulara dayanmaktadır. İskenderiye Kilisesi, Hristiyanlığın Afrika'ya açılan kapısı konumundadır. Kıpti patriği, kendisini Afrika Hristiyanlarının lideri olarak görmekte ve bu bağlamda yedi sekranı da kabul etmektedir. Günümüzde Kıptilerin yoğun olarak Mısır'da yaşadıklarını görmekteyiz. 19. yüzyılda yoğun misyonerlik faaliyetlerine tanık olan Kıpti Kilisesi, bu süreçte önemli değişimler geçirmiştir. Son olarak, Habeş Kilisesi de Yahudi etkisinin en fazla hissedildiği kiliselerden biridir.
Doğu kiliseleri içerisindeki sonuncu olan Maruni Kilisesi, Lübnan'da yaşayan Hristiyanların çoğunluğunu oluşturmaktadır. Maruniler, monofizit anlayışına sahiptirler, yani İsa Mesih’in tek bir iradeye sahip olduğuna inanırlar, bu inançlarıyla "monotelitist" olarak adlandırılırlar. Haçlı Seferleri sırasında Marunilere kucak açan tek Doğu Hristiyan topluluğudur ve hatta haçlılarla evlenenlere rehberlik etmişlerdir. Maruniler, Haçlılarla iyi ilişkiler içinde olmuşlardır ve sonrasında monotelitist inancı bırakıp Katolik olmuşlardır. Maruni Kilisesi'nin tarihi, Doğu kiliseleri içindeki önemli bir dönüşümü ve evrimi temsil etmektedir.
Büyük Bölünme'nin ardından Ortodoksluk, İstanbul merkezli ve doğuda yer alan bölümü kendisini "doğru inanç ve doğru görüş" anlamında "Ortodoks" olarak tanımlamıştır. Diğer yandan, Roma merkezli Batı Kilisesi, evrensel anlamda "Katolik" olarak adlandırılmıştır.
Günümüzde, Ortodoksluk mezhebi özellikle Yunanistan, Rusya ve Balkan ülkelerinde yaygındır. Ortodoks mezhebi kutsal metinleri ve gelenekleri esas alarak, ilk yedi konsili genel konsil olarak kabul eder ve bu konsillerde alınan kararları geçerli sayar. İnançlarının temelinde teslis inancı bulunmakta olup, bakire Meryem'in özel bir konumu vardır. Hz Havva’nın neden olduğu günahı yenen Hz İsa’yı doğurarak bir bakıma onun hatasını telafi etmiştir. Aynı zamanda o tanrı annesidir. Ortodokslara göre, insan ancak kilise vasıtasıyla kurtuluşa erebilir ve kilise yönetimi İsa Mesih'e aittir.
Ortodokslukta yedi sakrament kabul edilir. Bunlar; vaftis, evharistiya (kutsal ekmek ve şarap), pekiştirme (kutsal yağ sürme), tövbe, papaz takdisi, evlilik ve hasta ziyareti (merhemleme) olarak sayılır. Ortodokslara göre vaftiz önemli bir temel ibadettir. Evharistiya, yani İsa Mesih’in bedenleşme ve kanlaşma süreci olan kutsal ekmek ve şaraba törensel bir önem atfederler. Sakramentler piskopos, papaz ve diakoslara (diakon) tarafından uygulanır ve bu 3 sınıf din adamı tarafından gerçekleştirilir.
Ortodoks Kilisesi'nde her bölgenin en yetkili otoritesi piskopostur ve piskoposlar kesinlikle evlenemezler. Evlilik sakramenti, belirli koşullar altında izin verilen bir uygulamadır. İkonlar Ortodokslukta çok önemlidir. Katoliklerde de ikonlar önemli olsa da, Ortodokslar ayrı bir önem verirler ve ikonlar kilise içinde ve hatta evde her yerde bulunur. İkonlar, kendini hissettiren resimlerdir. Ortodokslar, evlerinin bir köşesinde mutlaka ikonlara ve resimlere yer verirler.
Katoliklerin merkezi, Roma'da bulunan Vatikan'dır ve en yüksek otorite olan Papa, dünyevi devletin de başıdır. Papa aynı zamanda, İsa'nın göğe yükselmeden önce verdiği yetkilerin Havari Petrus'un otoritesine devredildiğine inanılır. Katoliklere göre, 1. Vatikan Konsili'nde Papa'nın yanılmazlığı inancı kabul edilir ve günah kavramı Hristiyanlığın temelini oluşturur. Katolikler, Hristiyanlığın temelini ilk günah oluşturur ve eğer bu günah tüm insanlığa geçmemiş olsa Hristiyanlık ortadan kalkar diye inanırlar. Bu sebeple Papa'nın da günah işleyebileceğine inanırlar.
Katolikler yoğun olarak Avrupa ve misyonerlik faaliyetleri sonucu dünyanın her tarafında bulunurlar. Türkiye'deki Hristiyanlar arasında da Katoliklerin önemli bir yeri vardır.
Katoliklerin Türkiye'deki dinler arası diyalog ve tanınma sürecindeki rolü oldukça önemlidir. Özellikle İstanbul'da yoğun olarak bulunmaları ana kilisenin devamı olarak görülmelerine ve popülaritelerinin artmasına katkıda bulunmaktadır.
Katoliklerde Meryem'in önemi, insanların kurtuluşunda aracılık ettiği inancına dayanır. Meryem kültü önemli bir yer tutar ve hatta okullarda bu konuyla ilgili bilgilendirme yapılır.
Konsiller, Katolik inancında oldukça önemli toplantılardır ve alınan kararlar Katolik Kilisesi'nin doktrinleri üzerinde büyük etkiye sahiptir.
Katolik Kilisesi 21 konsili kabul eder ve bu konsiller Kilise'nin doktrinlerini ve yönetimini şekillendirmiş önemli toplantılardır. Ayrıca Katolikler, vaftis, pekiştirme, ilk komünyon, kutsal karışım, evlilik, rahiplik ve hastaların yağlanması olmak üzere yedi sakramenti kabul ederler.
Ruhbanlık sisteminin üç aşaması bulunur: piskopos, rahip (papas) ve diakon. Piskopos, en yüksek manevi otoriteye sahipken Papa, Roma Piskoposu olarak ruhbanlık sisteminin en üst otoritesidir.
Diğer bir önemli konu ise endüljans kavramıdır. Endüljans, Katolik inancına göre kişinin günahlarından arınmak için yapılması gereken bazı dini uygulamaların veya bağışların kilise tarafından affedilmesi anlamına gelir. Bu uygulama kapsamında verilen belgelere endüljans belgesi denir.
Cizvit Tarikatı, Katolik Kilisesi'nin önemli bir örgütüdür ve tarih boyunca eğitim ve misyonerlik faaliyetleriyle önemli katkılarda bulunmuşlardır. Cizvitler, dünyanın dört bir yanında okullar açarak eğitim imkanlarının yayılmasına büyük katkı sağlamışlardır. Ayrıca bilim, teoloji ve felsefe alanlarında da etkili olmuşlardır. Cizvitlerin eğitim ve düşünce dünyasına yaptıkları katkılar, Katolik Kilisesi'nin yayılmasında ve düşünsel gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.
Protestanlık mezhebi, Hristiyanlık içinde tarihi ve dini bir ayrılık noktası olan Reform hareketinin bir sonucudur. Reform yanlılarına Protestan ismi verilmiş ve bu hareketin Martin Luther'in 1517'de "95 Tesis" adlı metni yayınlamasıyla başladığı kabul edilir. Protestan inancı, temel olarak sadece iman, lütuf ve kutsal yazıları ön planda tutar. Bu anlayış, Katolik Kilisesi'nin bazı uygulamaları ve öğretilerine karşı bir tepki ve protesto hareketi olarak ortaya çıkmıştır.
Protestanlık, Katolik Kilisesi'nin hükümetine, dini uygulamalarına ve doktrinlerine karşı reform talepleriyle ortaya çıkmıştır. Bu hareketin sonucunda Protestanlık mezhebi doğmuş ve Hristiyan dünyasında geniş bir etki yaratmıştır. Bu dinî hareket, Hristiyan dünyasındaki dini çeşitliliği ve farklı inanç temsilcilerinin önemini vurgulamaktadır.
Protestan mezhebinde kurtuluşun yalnızca imanla olacağına inanılır. İyi işlerin veya ibadetlerin insanın kurtuluşunu etkilemeyeceği ve kurtuluşun sadece imanın bir sonucu olduğu düşünülür. Protestanlık, Tanrı'nın lütfunun kime nasıl geleceğinin belirsiz olduğunu öne sürer. Bu mezhebe göre, insanın iradesi Tanrı'nın istikametine veya şeytanın istikametine doğru hareket edebilir ve Tanrı'nın lütfuna bağlıdır.
Protestanlar, ruhbanlığı kabul etmezler ve kilisede tek otoritenin kutsal yazılar olduğunu kabul ederler. Hz. Meryem konusunda genellikle sadece saygı duyulurken, kurtarıcılık inancı Protestan inanç temasının dışında kalmıştır. Ayrıca, Protestan mezheplerinde genellikle ikonlar bulunmaz; haç sembolü ise önemli bir semboldür.
Protestanlık içinde farklı topluluklar ve mezhepler bulunmaktadır. Örneğin, Adventistler ve Mormonlar gibi topluluklar, Protestanlık içinden doğmuş farklı inanç topluluklarıdır. Bu durum, Protestanlık mezhebinin içindeki dinî çeşitliliği ve farklı inanç anlayışlarını yansıtmaktadır.
Ortodoks ve Katolik inançlarının farklarını ele alacak olursak, aslında temelde aynı inanca sahip olduklarını söyleyebiliriz. Ancak en önemli farklarından biri, Ortodoksların "ruh babadan gelir" ifadesine "oğuldan da" ifadesini eklememesidir. Ayrıca, Ortodokslar, Katoliklerin Hazreti Meryem konusunda tek başlarına aldıkları kararları kabul etmezler. Ortodokslarda günah çıkarma papaz huzurunda kilisenin ortasında yapılırken, Katoliklerde gizli bir bölmede yapılmaktadır. Ayrıca, Ortodokslar, vaftiz ettikleri çocuğu hemen pekiştirme yaparken, Katolikler 7 yaşına gelince yaparlar. Ortodokslar boşanmayı meşru kabul ederken, Katoliklere göre boşanmak yasaktır.
Hazreti İsa'nın Kur'an'daki mucizelerine baktığımız da, Ruhul Kudüs'ün desteğiyle konuşması, beşiğe konuşması, çamurdan kuşa hayat vermesi, ölüleri diriltmesi, körleri iyileştirmesi, semadan sofra indirmesi ve insanların sakladıklarını bilmesi gibi Kur'an-ı Kerim'de geçen mucizelerinden bahsedebiliriz.
Yorumlar
Yorum Gönder